Her şeyin bir anda yenilendiği ve hızlı bir şekilde değiştiği bugünlerde insan ilişkileri de aynı şekilde farklılık gösteriyor. Yalnızca fizyolojik ihtiyaçlar noktasında kendisini göstermeyen hızlı tüketim anları sevgileri anıları duyguları düşünceleri ve ilişkileri de etkiliyor. Elbette bu durumda kendimiz de hızlı bir şekilde tüketilmiş oluyoruz.
Pazartesi sosyal medyada paylaşılan ve en çok beğeni alan gönderilere bakıldığı zaman yazıların çoğunda iyi niyetlerin suistimalinden dem vuran ve kırgınlıktan bahseden mesajları barındıran içeriklerin olduğu gözler önüne seriyor. Yazarlar uzmanlaştıklarını belirtiyor kişisel gelişim adı altında bu paylaşımları yapıyor. İçerik üreticileri ve fenomenler mucizesin, sen evrende teksin mesajı veriyor ve bireyselciliği ön planı çıkartarak insanları yalnızlığa sürüklüyor. Bu durumda da insanlar tükenmiş ilişkilere duygulara ya da iletişime çare aramak yerine bunları kestirip atıyor ve tek kalıyor.
Kestirip atmak ise mutlu eden bir durum değil ve bir çözüm olarak da görünmüyor. Bu durum duygusal ve sosyal bir varlık olan insanı duygularından toplumdan uzaklaştırıyor ve aslında onlara zarar veriyor. Her insan biricik ve tek olsa da yalnızca milyonlarca insandan birisi olduğumuzu bazen hatırlamamız gerekiyor ve insanlar değer verdikleri kişilerle ve yanı başındakilerle anlam kazanıyor. Bu sebeple insanlar yalnız ve tek olmak yerine ufak dokunuşlarla ilişkilerini ve kendilerini yenileyip güçlendirmeyi seçerse bu daha çözüm odaklı ve sağlıklı olur.
Öncelikle bunu gerçekleştirmek için kendi iç diyaloğunuzu değiştirmeniz sizlere tavsiye edilmektedir. Bilinir ki insanın kendisiyle kavgası bitmediği zaman Dünya ile de kavgası bitmeyecektir. Bu sebeple insan kendisiyle olan iletişim dilini yapıcı bir hale getirirse aynı ölçüde diğerlerinin gözünde de pozitif bir dile sahip olacaktır bunu gerçekleştirmek için kendinize öz şefkatle yaklaşmalı ve olumlu sözler sarf etmeniz gerekli olmaktadır.
