Menopoza kadar devam eden 28 30 gün süren bir döngüyü sürekli olarak yaşayan kadınlardan bazıları bu dönemi yalnızca sendromlar olarak bilmektedir. Fakat bu evreden faydalanmak da mümkündür. Basit şekilde birer haftalık 4 kısma ayrılan adet döngüsü hakkında detaylı bilgiler haberimizin devamında yer almaktadır.

Ziraat bankası 13 bin TL kredi başlattı! Başvuru yapacaklar dikkat! Ziraat bankası 13 bin TL kredi başlattı! Başvuru yapacaklar dikkat!

İlk hafta adet kanamasının başladığı gün döngünün ilk günü olarak kabul edilmektedir. Döngünün ilk 7 günü de ilk hafta olarak bilinir. Bu ilk haftada vücutta progesteron hormonu azalma gösterir ve östrojen hormonu yükselir.

Sonraki hafta ise kanamadan sonraki ikinci hafta rahmin yumurtlamaya hazırlandığı ve haftanın sonunda yeni yumurtaların oluştuğu dönem olarak bilinmektedir. İkinci haftada yaşanan yumurtlama günlerinde yumurtalar sperm ile buluşursa hamilelik gerçekleşecektir ve bu evrede yine yumurtalıklarda ve rahimde meydana gelen değişimleri desteklemek için östrojen hormonu da yükselmeye devam edecektir. Bunun yanı sıra erkeklik hormonu olarak tanınan testosteron salınımının da bir miktar arttığı bilinmektedir.

Adet döngüsünün 3. haftasında ise östrojen hormonu iyice azalır ve progesteron hormonu da azalmaya başlar. Adet öncesi evre olarak bilinen bu son evre tamamlandığı zaman adet kanamasının görülmesi ile yeni bir döngüye girilmektedir. Adet döngüsünün tüm evreleri boyunca bir yükselip bir de alçalmaya devam eden hormonlar vücudumuz üzerinde psikolojik ve fiziksel bazı belirtilerin meydana gelmesine sebep olur. Özellikle döngünün son haftasında hormonlarda yaşanan dramatik düşür ani belirtiler ile kendisine gösterebilmektedir. Vücutta minerallerin ve bazı vitaminleri azlığı, hareketsizlik ve stres gibi unsurlar bu belirtilerin adet öncesi sendromu olarak isimlendirilen negatif etkiler ile tanımlanmaktadır. Adet öncesi evrede ise vücudun mevcut döngüdeki fazlalıkları atmaya başladığı evredir ve yeni bir adet döngüsü için hazırlıklar yapılmaktadır. Bazen genetik nedenlerden ya da kötü hayat koşullarından dolayı hormonların doğal ve sağlıklı dengesi de bozulabilmektedir.