Türkiye, dünyada depremden en çok etkilenen bölgelerden biridir. Coğrafi konumu nedeniyle zaman zaman şiddetli depremler yaşanabilmektedir. İnsanlara fiziksel hasar veren depremlerin psikolojik hasarları da oldukça fazladır. Deprem esnasında veya sonrasında yaşanan travmatik durumlar, insanların geçici ya da kalıcı psikolojik rahatsızlıklar yaşamasına neden olmaktadır. Bu rahatsızlıklardan en sık görülenleri akut stres bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğudur. Yabancılaşma, depremi hatırlatan yer ve mekanlardan kaçınma, sürekli kabus görme gibi sorunlar ortaya çıktığında bu rahatsızlıklar tedavi edilmezse kalıcı hale gelebilir ve kişilerin hayatını riske atabilir.

Memorial Ankara Hastanesi Psikiyatri Bölümü uzmanları, ülkemizde yaşanan depremin ardından vatandaşları deprem sonrası ortaya çıkan travma ve psikolojik rahatsızlıklar ile tedavileri hakkında bilgilendirdi. Yapılan bilgilendirmede; depremin, doğal olarak korku ve dehşet verici bir an olduğu ve bu durumun insanın benliğini ele geçirdiğini ve başka şeylere odaklanmalarını veya düşünmelerini zorlaştırdığı vurgulandı. 

Depreme maruz kalan bir kişi, tehlikeden uzaklaşmak ve kaçmak isteyecektir ve bu şekilde hareket edecektir. Korku anında insanların verdiği tepkiler arasında gerçek dışılık hissi, yabancılaşma ve tepkisizlik (dona kalma) gibi durumlar vardır. Bazı insanlar deprem anını ve ardındaki olayları tam olarak hatırlamakta zorluk çekebilir. Depremin ardından kişinin dünya ve kendisiyle ilgili düşünceleri de sarsılabilir. Önceden "güvendeyim, bana bir şey olmaz" diye düşünürken, deprem sonrasında "her an kötü şeyler olacak ve ben hiçbir şeyi kontrol edemem" gibi olumsuz inançlar ortaya çıkabilir. Felaket sonrasında güvenlik algısı bozulan bir kişi, kendini suçlayabilir ve başkalarına karşı öfke duyabilir. Aynı zamanda, travma kişilerin inançlarını bile sarsabilir.

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLAR ORTAYA ÇIKAR 

Deprem gibi insanlara fiziksel ve psikolojik olarak zarar veren afetler; akut stres bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, panik atak, kaygı bozuklukları, depresyon ve yas problemleri gibi psikolojik bozukluklara yol açabilir. Bu bozuklukların belirtiler arasında istenmeyen anılar, fizyolojik uyarılma ile olayı yeniden yaşama, rüyalar ve depremi hatırlatan durumlar veya yerlerden kaçınma veya bu ortamlarda anksiyete yaşama gibi durumlar bulunabilir. Bunlara ek olarak, öfke denetiminde zorlanma, uyku bozukluğu, çabuk irkilme, ortama yabancılaşma, içe kapanma gibi belirtiler de sık sık görülmektedir. Ayrıca, fiziksel bir kafa travmasının yaşanması bu belirtileri daha karmaşık ve ayırt edilmesi güç bir hale getirebilmektedir.

KADIN VE ÇOCUKLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR

Buzdolabında Asla Saklanmayacak Yiyecekler Buzdolabında Asla Saklanmayacak Yiyecekler

Yapılan araştırmalar, afet sonrasında ortaya çıkan psikiyatrik sorunların görülme sıklığının yüzde 20'lerde olabileceğini göstermiştir. Bu durumun kadınlar, genç yaştaki insanlar ve daha öncesinde psikiyatrik bozukluğu olan kişiler tarafından daha fazla hissedildiği ortaya konmuştur. Bunun yanı sıra; sadece depremi yaşayanlar değil, yakınlarını kaybedenler ve depremin ardında bıraktıklarına maruz kalan kişilerin de psikolojik sorunlarla karşılaşabileceği belirtilmiştir. 

Doğal afetler sonrasında, akut stres bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu gibi psikiyatrik sorunlar yaşayan insanlar uygun zamanda bir psikiyatriste başvurmalıdır. Bunun yanı sıra kişiler kendilerini rahatlatmak için ilk olarak, kişiler kendilerini güvenli bir yerde barındırmalı ve güvenli bir ortam sağlamalıdır. Sonra, sosyal yaşantılarını sürdürmeli, rutinlerini yeniden oluşturmalı ve çevresinden destek almalıdır. Yas sürecinde cenaze törenlerine katılmak, dini ritüeller yapmak ve kayıpları başkaları ile paylaşmanın da kişiye iyi geleceği bilinmektedir. Kişinin durumu terapi ve kendini rahatlatma yöntemleri ile çözülmez ve daha kötüye giderse psikoterapi ve ilaç tedavileri uygulanabilir. Çocukları güvende hissetirmek, yeterli güvence vermek ve eğer anlatma ihtiyacı varsa karşılamak önemlidir. Eğer çocuklar rahatlatılamıyorsa profesyonel yardım alınmalıdır. Özellikle kayıp yaşayan kişilerin acıyı yaşaması, ölümü idrak etmesi ve düzenini yeniden oluşturması gerekir.
 

Editör: Songül Öztekin